6 Haziran 2015 Cumartesi


                                   HELA MISIN BELA MISIN?

    Her şey ilk bulduğum evden taşınmamla başladı.İkinci evim tek odalı bir evdi.Tam bir bekar eviydi.Buraya kadar her şey normaldi.Ta ki hela derdi başıma çıkana kadar...Yeni evin helası evden
epey uzaktaydı.Hadi uzakta olsun yürürüm dedim fakat  tuvaletin çatısı yok, kapısı yok,içine zor
girilir bir durumda bir yer.Yaklaşık iki ay idare ettim belki başka eve taşınırım diye...

    Tatil dönüşü köye döndüğümde bunun böyle olmayacağını anladım.Yeni bir tuvalet artık farz 
olmuştu.Çünkü taşınacak yeni bir ev bulamamıştım.

    Evin alt tarafına yeni bir hela yaptırmaya karar verdim.Yaptırmak keşke yazmak kadar kolay olsaydı.İlk iş bir usta bulmaktı.Tam bir hafta usta aradım.Bir hafta sonra ustayı bulmuştum.Fakat 
eski tuvaletin taşlarının yıkılıp taşınması gerekiyordu.Bunun için öğrencilerden birkaç kişi ayar-
layıp o işi de hallettim fakat yeni tuvalet için usta bir türlü işe başlamıyordu.Kaldım mı ortada!

     O  beğenmediğim tuvaleti arar oldum.Çünkü ortada ihtiyaç giderecek bir yer kalmamıştı.Günler
birbirini kovalıyor, tuvalet yapımına bir türlü başlayamıyorduk.İyi de ben şimdi ne yapacaktım?
Havanın kararmasını bekliyordum.Havanın kararmasıyla birlikte elime ibriği alıp yer arıyorum.
(Filmlerde olsa abartıyor derlerdim.)Ay ışığında,yağmur altında kendime tarlalar içinde bir yer arıyordum.Bir köşe bulunca da tedirgin bir şekilde etrafımı kollayarak işimi görüyordum.İşimi görüp eve gelince büyük bir kazadan kurtulmuş gibi rahatlıyordum.Oh bee bugünü de atlattım diye..Ama yarın...

   Tam  bir hafta böyle geçti.Neler çektiğimi bir ben birim de Allah bilir.Neyse bir hafta sonra tuvalet yapımına başlandı.Çocuklar gibi sevindim sıkıntılar geride kalıyor diye.Sevincimden ustaya kola bile aldım.Ustalar bir iki saat içinde dört duvarı çevirdiler.Alelacele yaptıklarından duvarın yamukluğu belli oluyordu.Olsun dedim hiç değilse yaşadığım rezillik son bulacak diye.İş çatısını kapatmaya gelmişti.Çatısının yapımı tam üç gün sürdü.Baktık gelen giden yok ustayı çağırıp birlikte kapattık tuvaletin çatısını.

    Sıra gelmişti kapısına..Kapısı  yola doğruydu.Kapısına duvar örülmesi tam iki gün bekledim.
Yine ne gelen vardı ne giden..Sonunda kapı komşum halime acımış da bir çuvalla bir bez takmıştı kapıya.İçinin çamurlu halini ve geri kalan taşları örmek de bana kalmıştı.

   Kapı komşumun attığı bu kazığı hiç unutmayacağım-usta-Ay ışığında, yağmur altında geçirdiğim o sıkıntılı günleri hiç unutmayacağım.

  Sonunda her şey bitince tuvaletin karşısına geçip sarayını bitirip de seyreden bir kral gibi sevinçle seyrettim helanın son halini.Anadolu!da öğretmenlik anlatılmaz yaşanır.Sonunda hela belasından kurtulmuştum.-ÖLDÜRMEYEN HER DARBE GÜÇLENDİRİRMİŞ.-

25 Mayıs 2015 Pazartesi

ŞİMŞEKLER ÇAKINCA


20-9-1994 'TE İLK GÖREV YERİM AKSARAY'IN SARATLI KASABASINDA YAŞAMIŞ OLDUĞUM BİR ANIM.GEÇENLERDE İSTANBUL'DAN ANNEMLERDEN GETİRDİĞİM GÜNLÜKLERİMİ KARIŞTIRIRKEN RASTLADIM VE PAYLAŞMAK İSTEDİM.OLAY AŞAĞIDAKİ FOTOĞRAFTAKİ ESKİDEN KİLER OLARAK KULLANILAN BANYOSU TUVALETİ OLMAYAN TEK GÖZ BEKAR EVİMDE GEÇMİŞTİR.

ŞİMŞEKLER ÇAKINCA
Haftanın ilk gününün verdiği yorgunlukla yemeği yiyip tv seyrediyordum.Gözümden uyku akıyordu ama tv.deki spor sohbeti de dikkatimi çektiğinden tv. seyretmeye devam ediyordum.
Saat on ikiye gelirken tv.u kapatıp yattım.Yorgunlukla hemen uyurum diye düşünüyordum.Fakat öyle olmadı.Gece benim için asıl şimdi başlıyormuş da haberim yokmuş.

Dışarıdan gelen rüzgar sesleri uyumamı engelliyordu.Zaten gün boyu hava kapalıydı galiba yağmur yağacak diye düşündüm.Biraz sonra rüzgarın şiddetini arttırdığını anladım.Derme çatma evdeki pencere ve tahta kapı sallanmaya başladı.Yattığım yerde uyumaya çalışırken bir sesle irkildim.
İlkin pencereden gelen rüzgar evin içinde bir şeyi düşürdü zannettim.Fakat biraz sonra yattığım tarafın penceresi ardına kadar açılmasın mı.Onu kapatayım derken baktım başka bir yerden rüzgar giriyor.Demek az önceki ses pencerenin açılma sesiymiş dedim.
Karanlıkta gidip zar zor pencereyi kapattım ama rüzgar da kuvvetliydi o da açmaya çalışıyordu inadına.Pencerenin arkasına elime ne geldiyse kitap,yastık ve ağır olan birkaç parça eşya koydum.Tekrar pencereleri kontrol edip yatağa girdim.Pencereden bakınca uzakta bir yerde alevler gördüm.Galiba şimşek düşmüştü.BU arada gök gürlemeye devam ediyor şimşekler ortalığı aydınlatıyor ve kulaklarımda yankılanıyordu.
Tekrar yatağa uzanmıştım ama pencereler tekrar açılır korkusuyla uyuyamıyordum.Büyük bir bomba patlama sesiyle irkildim ve battaniyeyi kafama çekerek kabus dolu geceden rüyalar alemine geçmek istedim.Ne gezer?Uyku da sevgili gibiyniş:bekleyince gelmiyordu.
Tam uykuya dalmak üzereydim ki pencere tekrar açılmasın mı.Pencereyi kapatayım derken menteşesi çıkan pencere bir anda elimde kaldı.Elimle tekrar yerine oturtmaya çalıştım ama bir türlü girmiyordu.Arkasına kitapları karanlıkta el yordamıyla bulup dizerek rüzgarın içeri girmesini engellemeye çalıştım.Bu sefer de kapı ardına kadar açıldı.
O anda sinirden ağlamak istiyordum.Zaten ter içinde kalmıştım.Uykusuzluk, gök gürültüsü derken sinirlerim alt üst olmuştu.
Rüzgar o kadar şiddetli esiyordu ki herhalde kasabayı haritadan silecek diye düşünmeye başladım.Korkuyla tekrar yatağa girdim.Korku filmlerindeki gibi bir geceydi.